Asker Yolu
Vakit gelmişti, kaçış yoktu artık
Herkes gibi, her delikanlı gibi
Ocak ayının on dokuzu olan kara kışta
Peygamber ocağına yolculuğum başlamıştı
O kara gecenin zifir soğuğunda
Üşüse de ellerim, yanıyordu yüreğim.
Çünkü ;
Anam ve babam yanımdaydı
Her zorluğumda olduğu gibi
Babamın kaşları çatık, yufka yüreği heybetli
Gurur duygusu vardı ilk defa omuzlarında
Babam ardımdaki, sığındığım dağ
O tuzlu yaşları süzülürken yanağından
Helal et dedim hakkını ,
Bu yaşıma kadar olmasam da evlat
Evlat dedi,
Evlat. O an. Buğulu gözlerinden bakarken yüreğime..
Kanım damla, damla geçti yüreğimden,
Hakkım vatanda, bayrağında saklı
Sen vatana sahip çık, helal düşün...
Hakkım; ananın ak sütü gibi helaldir EVLADA
Anam ise;
Anam yüreği dağlardan yüce
Sevdası ak sütü gibi pak
Ayrılık vakti omuzlarımda ağır yük oldu
Ayrılamadım ellerini öperken, o kokuna
Anam sen ki;
Bu yaşıma kadar kahrımı çeken
Sen ki;
Kara uzun gecelerimdeki güneşim
Kâbuslarım ardındaki, seccadendeki niyazım
Sevdiğim, sevdiceğim
Ayakların altında saklı olan gerçeğim...
Ve otobüs camına koyarken başımı
Saklayamadım, gözlerimden süzülen gözyaşımı
Gözlerim buğu, buğu camdaki suretimde
Bakarken sevdiklerime,
Gözlerim bulut oldu
Yağdı yüreklere
O zaman, zifirde ay,
Yüreklere nur doğdu,
En büyük olmazsam da,
Oğul; oğul olalı
Babaya onur vatana asker oldu...