...:::||| ForuManyaX |||:::...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

...:::||| ForuManyaX |||:::...

SonsuzA dek ManyaX'ca Payla$ım ||| Manyax'ların Platformu
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 EY NEFSIM

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ultrAslan
Admin
Admin
ultrAslan


Mesaj Sayısı : 191
Location : Bilgisayarın karşısı :)
Kayıt tarihi : 13/10/07

EY NEFSIM Empty
MesajKonu: EY NEFSIM   EY NEFSIM Icon_minitime15/10/2007, 15:03

Yıllardır
beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu.
Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti.
Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl
doldurabileceksin



Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder
oldu. Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız
geçti. Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında
nasıl doldurabileceksin?

Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bağımlılıklara civciv misali
küçük bir darbe vurup hür dünyaya açılmak istesem, granitten dağlar
gibi karşıma dikildin. Olmadık desiselerle beni kandırdın. Bitmeyen
isteklerle beni aldattın. Yıllardır taam (yemek), kelam (konuşma) menam
(uyku) hapisanesinde, inim inim inlettin, ızdıraplarımı, bana ney gibi
dinlettin. İrademi, rehavet, meskenet zincirleriyle sımsıkı sardın.



Bana sunulan saat altınlarını değerlendiremedin. Hepsini badi heva zayı
ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve ayların
zarfını açamama bile müsaade etmedin. Hepsi boşa gitti. İçlerinde neler
sakladığını anlayamadan.



Söyler misin; Allah(c.c.) aşkına, senin yaşayan bir cenazeden ne farkın var?



İnsan süresini ağlaya ağlaya okudun. Amma o muhteşem sarayın kapılarını
bir türlü aralayamadın. Kendini, kendi çevreni tanıdığın kadar
tanıyamadın. Kendi içinde kendine yabancı kaldın. Kendi kendine
hapisane yaptın.



Fetih süresini okudun, bırak dışarıyı, içinde bir tek fetih bile
yapamadın. Konuşma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadın. İradeni feth
edemedin. Namazla cenneti takas etmeyi çalıştın, ayetleri bir teyp gibi
ezberledin amma uyguladıkların hep adetlerin oldu.



Peygamberimizin saçlarını ağartan Hud süresiyle karanlık gecelerin bir
türlü aydınlatamadın. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de
birileri olduğunu hep unuttun.



Bir fikir uğruna hayatı hakir gören peygamberlerin hayatını, uzun kış
gecelerinde kıssa niyetiyle okudun. Fakat hayatındaki kışları, bir
türlü baharlara çeviremedin. Çünkü onları anlayamadın.



Yusuf’u düşündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanlığa sıçrama rampası
yaptığını, hapisaneleri nasıl medreseye çevirdiğini anlayabildin mi?
Dünya ve içindeki her şey ayaklarının ucundayken hayatı istihkar edip
ölümü özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadın evet anlayamadın... onun
içindir ki Yusuf’ta boğulan dünyada, boğulmak üzere ölüm çığlıkları
atıyorsun.



Ateşler içindeki İbrahim’in ateşleri bir baharistana çevirdiğini, bıçak
altındaki İsmail’in yeniden doğduğunu, Sefine-i Nuh’u batırmak isteyen
tufanların ancak sahili selametle çıkmasına hizmet ettiğini suikastlar
içinde İsa’nın denizler ortasında, Musa’nın nasıl vuslata erdiğini
anlayabildin mi?



Anlayamadın ...



Ya çelikten duvarlara çarpmış gibi bir örümcek ağı karşısında beyinleri
dumura uğrayan müşriklerin düştüğü perişan halde yatan gizli hikmeti
çözebildin mi?



Bir gergef gibi ömrünün her anın çile yumağıyla dokuyan Hz. Muhammed
(S.A.V) “Ümmetim” derken sen nefsim dedin. O davam derken sen hevam
dedin. O davasını yüceltirken sen hevanda cüceleştin. Onun çağları
peşinden sürükleyen davasından ne yazık ki kala kala sarığı, sakalı,
tesbihi, umresi, namazı kaldı. Ne yazık ki; onları da bir türlü
anlayamadın.



Kokularla süslediğin sakalın ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayısıyla sakallı çocuk olmaktan kurtulamadın!



Başındaki sarık beyaz kefenin iken, yastığının altındaki ölümü çok
uzaklarda zannettin. Dünyanın oyuncaklarıyla evcilik oynarken, dünyanın
elinde, oyuncaklaştığının farkında bile olamadın.



Bir adet halinde getirdiğin beş vakit namazın aynı safta omuz omuza
namaz kıldığın kardeşini gıybet etmekten seni kurtaramadı. Kalbine
gözüne kulaklarına el ve ayaklarına tutturamadığın oruçların sadece
midene münhasır kaldı. Oruç tuttuğunu zannettin amma, aç kaldığını
anlayamadın.



Başına taç ettiğin başörtüsü sadece başını örtebildi. Başının
altındakiler ne yazık ki başörtüsünden nasibini alamadı. Çünkü
başörtüsünü takva örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve
duyguların çıplak kaldı. Kendini fark ettirebilmek için aynanın
karşısında çeşit çeşit kılıklara girdin. Yapmacık gülüşlerle,
hırsızlama bakışlarla başkalarının duygularını çalmaktan utanmadın.
Ruhunun çığlıklarına bedel sen gülüyordun. Düştüğünü ve düşürdüklerini
anlayamadın.



Burnunun dibindeki farzları görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca
umreye gittin. Kabe’yi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki milyar Müslüman’ın
sadece kemmiyet olduğunu, bir keyfiyet olmadığını hiç düşündün mü?
Düşündün mü binlerce birilerimiz varken nasıl ayrı kaldığımızı nasıl
parçalandığımızı.



Aynı camii de birlikte namaz kıldığın kardeşinin fakr-u zaruretini
görmezden geldin. Onu ihtiyaçları pençesinde kıvranırken, zevkle
seyrettin. O kuşların dondurucu soğuklarını kemiklerinde ısıtırken, sen
buğulu camların arkasında tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine
denk bir lezzeti, kardeşinin acılarını dindirme lezzetini tadamadın. O
lezzeti falan duayı şu kadar okuyarak alacağını zannettin. Aldandın.
Elindeki elmasları birkaç şekerlemeye değişen ahmak çocukları gibi
aldandın.



Hani hepimiz mümindik, hani birimizin ızdırabı hepimizin ızdırabıydı.
Hani şarkta bir müminin ayağına diken batsa, garptaki mümin rahatsız
olacaktı. Hani bir mümin öldüğü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyaşı
dökerdi. Hani mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun
azaları gibiydi. Hani göz ağrısa, bütün vücud o acıyı içinde
hissedecekti.



Hani Hz. Ebubekir’in teslimiyeti? Hani Hz. Ömer’in destanlaşan adaleti?
Hani Hz.Osman’ın dillerden düşmeyen hayası? Hani Abdurrahman gibi
zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler hani Ensar Muhacır gibi
kardeşlikte yarışanlar nerede, nerede hani? Anlayamadın. Ne yazık ki
bunları anlayamadın!



Anla artık!... Ne olur anla!

Anla ki, cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil!

Anla ki; cennete giden yol asfaltla döşenmemiş!

Anla ki; bedelini ödemediğin hiçbir şeye sahip olamazsın!

Anla ki; dünyayı bize bizler zindan ediyoruz.. ihmallerimiz, enaniyetimiz, samimiyetsizliğimiz ......

Anla ki; Eyüp gibi sabır erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu
diplerinde yıllarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete
kurban etmeden ,olmaz!



Anla ki; İsmail’ler gibi bıçak altına yatmadan, İbrahimler gibi YA
Allah(c.c.) deyip kendine ateşlere atmadan olmaz. Sefine-i Nuh gibi
tufanları yara yara hedeflere gitmeden olmaz!



Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz
ederek ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED
(s.a.v.) gibi çekmeden olmaz!



Ve şunu çok iyi anla ki; başkalarının hayata Aşık olduğu kadar Ölüme Aşık olmadan Olmaz!!!!!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://forumanyaxx.tr.cx
 
EY NEFSIM
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
...:::||| ForuManyaX |||:::... :: Dini Konular :: Dinimiz ISLAM-
Buraya geçin: